Ankara İlinde Çalışan Aile Hekimlerinde Subakut Tiroidit Farkındalığı: Kesitsel, Tanımlayıcı Bir Saha Çalışması

Sema Göksu, Süleyman Görpelioğlu, Cenk Aypak

Anahtar Kelimeler: subakut tiroidit, dev hücreli tiroidit, granülomatöz tiroidit, De Quervain tiroiditi, aile hekimliği, birinci basamak hekimleri, farkındalık

Amaç:

Subakut tiroidit, anamnez ve fizik muayeneyle kolayca tanı konulabilecek bir hastalıktır. Ancak üst solunum yolları semptomlarıyla kendini gösterdiği için tanı konulmada gecikilmekte hatta yanlış tanı konularak gereksiz antibiyotik kullanımına yol açmaktadır.

Gereç ve Yöntem:

Çalışmaya Ankara’da aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekimler arasından kura yöntemiyle belirlenen ve çalışmaya katılmayı kabul eden hekimler dahil edilmiştir. Veriler araştırıcılar tarafından hazırlanmış bir anket formuyla yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır.

Bulgular:

Araştırma 176’sı (%55,3) kadın olan 318 aile hekimiyle yapılmıştır. Katılımcıların tamamı 3-4 haftadır devam eden ÜSYE benzeri şikayetleri olan hasta grubuyla en az ayda 1, en sık her gün karşılaşmaktadır. Hekimlerin sadece %45,3’ü SAT tanısını akla getirmektedir. Pratisyen aile hekimlerinin %0,4’ü 25-35 gün sonra kontrol önerirken uzman aile hekimlerinin hiçbiri uzun dönemde kontrol önermemiştir. ÜSYE tedavisi almış ancak şikayetleri devam eden hastalarda muayenede uzman hekimler istatistiksel olarak anlamlı farkla boyun palpasyonunu eklemişlerdir. Sevk için yönlendirilen bölüm sıklıkla dahiliye olmuştur. Sevk eden hekimlerin sadece %35,4’ü SAT ön tanısını düşünmüşlerdir. 3-4 haftadır ÜSYE semptomları olan hiç tedavi almamış hasta grubuna antibiyotik reçete eden hekim sayısı 118 (%37,1) olup en sık reçete edilmesi düşünülen antibiyotik amoksisilin-klavulanat olmuştur. SAT ile ilgili bilgi sorularından en çok yanlış cevaplanan soru viral etkenlerin yanında bakteriyel etkenlerin de SAT’a neden olmasıdır.

Sonuç:

Birinci basamak hekimlerinin en sık karşılaştığı hasta gruplarından biri de ÜSYE benzeri semptomatik hastalardır. Uzamış ÜSYE benzeri semptomlarla gelen hastaların ayırıcı tanısında SAT akılda tutulmalı, fizik muayene bulguları ve tetkiklerle tanı desteklenerek semptomların kaynağı tespit edilmelidir. Bu sayede gereksiz antibiyotik kullanımının ve kalıcı hipotiroidi gelişmesinden kaynaklı hastaların yaşam konforundaki bozukluğun önüne geçilebilir.

Kaynaklar:

#3