Obstrüktif Uyku Apnesi Hastalarında Vücut Yağ Kompozisyonunun Uyku Parametreleri ve Yaşam Kalitesi ile İlişkisi

Gülbahar Ürün Ünal, Kamile Marakoğlu, Osman Gül, Bülent Ulusoy, Baykal Tülek

Anahtar Kelimeler: Obstrüktif uyku apnesi sendromu, SF-36, Obezite, Yaşam kalitesi.

Amaç:

Obstrüktif uyku apnesi sendromu (OUAS), yetişkinlerin % 6-13'ünü etkileyen, uyku sırasında tekrarlayan üst solunum yolu kollapsıyla karakterize, yaygın görülen uyku bozukluğudur. Bu çalışmada OUAS tanısı konulmuş hastalarda sosyodemografik özellikleri, vücut yağ dağılımı, antropometrik ölçümleri, vücut kompozisyon analizleri, depresyon düzeyleri, epworth uykululuk skalası, berlin testi ve yaşam kalitesi ile OSAS arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlandı

Gereç ve Yöntem:

Göğüs hastalıkları polikliniğine polisomnografik değerlendirilme sonucunda OSAS tanısı konulmuş 154 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların aile hekimliği polikliniğimizde boyun, kalça, bel çevresi ölçümleri ve BİA yöntemi ile vücut yağ dağılımı analizi ve saat başına düşen apne-hipopne sayısı(AHİ) değerlendirildi. Kadın ve erkeklerin fiziksel ve mental sağlık skorları, her bir grup için SF-36 alt ölçek puanlarının ortalamaları alınarak hesaplandı. Etik kurul onayı2019/52 sayılı karar ile alındı. 46 sorudan oluşan anket uygulandı. Sonuçların OSAS ile korelasyonu istatistiksel olarak değerlendirildi

Bulgular:

Olguların yaşları 30 ile 74 arasında değişmekte olup; ortalaması 51,53±10,92’dir. Kadınların yaş ortalaması 56,07±6,29, erkeklerin ise 49,21±12,03’dür. Hastaların %33,8’i kadın %66,2’si erkeklerden oluşmaktadır.Kadınlarda visseral yağ alanı, kalça çevresi, bel çevresi, boyun çevresi, yağ yüzdesi erkeklere göre anlamlı olarak daha fazla bulundu. Vücut yağ ağırlığı(p=0,000), visseral yağ alanı(p=0,000), kalça çevresi(p=0,000) arttıkça epworth uykululuk skalası istatistiksel olarak puanı anlamlı artmaktadır. Ana öğün günde 2 defa tüketen hastaların %81,8’inde, günde 3 defa tüketen hastaların ise %61,8’inde berlin uykululuk skalası yüksek bulunup istatistiksel olarak anlamlıdır(p=0,028). Ara öğün miktarı arttıkça berlin uyku skalalık düzeyi istatistiksel olarak anlamlı azalmaktadır(p=0,010). Fiziksel fonksiyon, fiziksel rol, emosyonel rol, enerji canlılık skoru ile yaş arasında negatif korelasyon bulundu. Epworth ve AHİ ile SF-36 tüm alt parametreleri arasında anlamlı negatif korelasyon bulundu

Sonuç:

Obezite OUAS gelişimi için en önemli geri dönüşümlü risk faktörüdür. 1. Basamak kliniklerde OUAS‘li bireylerin beslenme ve yaşam şeklindeki değişimin önemi vurgulanarak vücut ağırlığının azalmasına yönelik multidisipliner etkin program uygulanmalıdır. Ayrıca obez hastalarda OUAS olabileceği yönünde dikkatli olup erken tanı sağlanarak oluşabilecek komplikasyonların önüne geçilmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilemesi amaçlanmalıdır

Kaynaklar:

#109